20. yy.’da milliyetçilik, her biri farklı ulusal bağlamlar tarafından şekillendirilen geniş bir siyasi ideolojiler yelpazesini temsil eden çatı bir kavram olarak görülür.
Milliyetçi hareketler, bağımsızlık için savaşan sömürgeleştirilmiş halkların birleşmesinde son derece etkili bir rol oynamıştı. Harap olmuş halklara, vatan bilinci aşıladı ve günümüze kadar devam eden pek çok çatışmalarında da çıkış noktası oldu.
Japonya, 1905’te deniz ticaretinde tekel olabilmek için Kore ve Mançurya bölgelerine erişim için mücadele ederken rakibi Rus İmparatorluğunu hezimete uğrattı. Çatışmanın Rusya ve Japonya’nın çok ötesine yayılan bir önemi vardı: savaş, tabi kılınan ve sömürgeleştirilen halklara, kendilerinin de emperyal tahakkümü yenebilecekleri umudunu aşıladı.