Mavi dumanı tüttürürken aman çarpılmayın: Dumanı çektim bitti sanmayın… Bu da puro içme adabı
Tarihi dokusunun savaşlar, güzellikler ve turizmle özdeşleştiği Bodrum’un herhangi bir restoranında ya da herhangi bir yerinde sıcağın tatlılığı, gecenin güzelliği, yalnız ya da dostlar arasında muhteşem bir akşam yemeğinden sonra sıra geceyi güzelleştirecek mavi dumanı tüttürmeye gelmiştir. İş artık puronuzu yakmak, yanınızdaki sizce doğru eşlikçi ile dumanın ve puronun buketlerinin ardından lezzet aromasına dalmak ve gizemli Bodrum gecelerinde iki sohbetin belini kırmaktır. Lakin bazı zamanlarda iş genellikle böyle olmamaktadır. Neden mi? Bir süre sonra mide bulantısı, baş dönmesi, panik atak nöbeti geçirir gibi bir hal alma, o güzelim yaz sıcağında soğuk soğuk sırtınızdan aşağıya doğru terlemenin baş göstermesi çok olasıdır. İlk olarak akla gelenlerden biri yediğiniz yemeğin bozuk ya da kalitesiz olduğundan şikayet edeceksinizdir. Daha sonra, acaba bana verilen alkol sahte miydi diye düşüneceksiniz.
Hiçbiri değil; içmiş olduğunuz puronun nikotini sizi çarpmıştır. Bir robusto boy vitolanızı, yani puronuzu (özellikle hasbanos puroların ölçü ve biçimlerine vitola denir) 5-5,5 inç, 50 ring bu da yaklaşık 14 cm’ye denk gelmektedir. İçim süresi aşağı yukarı 50-60 dk arası olmalıdır. Buna yaklaşık dakikada bir büyük çekim olarak da algılayabilirsiniz. Fakat bu vitolanın dudakta geçirmesi gereken süre yaklaşık 2 dakika civarı olmalıdır. Puronuzun dudağınızda geçirmesi gereken süreden daha uzun bir birliktelikte;
- Puronuz aşırı ısınacak ve nikotin ortaya çıkacak, bu da acılığa sebep olur.
- Hızlı ortaya çıkan nikotinin puro yapraklarını şişirme ihtimali olacaktır.
- Baş dönmesi, soğuk soğuk terleme gibi yukarıda izahatını yaptığımız belirtiler ortaya çıkacaktır.
Böyle durumların ortaya çıkmaması için doğru içim zamanı, doğru külü biriktirme ve doğru çekim vitolamızdan keyif almamızın olmazsa olmazıdır.
Ayrıca içmiş olduğumuz puromuz 136 ayrı işlemden ve yaklaşık 200-300 elin değmesinden sonra dünyadaki oluşturulan belki de en organik üründür. Lakin puro tütünümüzün de doğası gereği bir kimyası vardır. Kah toprağın kimyasal yapısının kattığı, kah havadan alınan fotosentezin ortaya çıkardıkları vitolalarımızın nasıl ve ne şekilde oluştuklarını bizlere anlatmaktadır.
Toprakta bulunan Nitrojen, Fosfor, Potasyum, Kalsiyum, Magnezyum ve Klor elementleri, tütünün kalitesine etki eden başlıca elementler arasında geliyor. Bu elementlerin toprakta olması ya da olmaması ne anlama gelmektedir?
Nitrojen: Tütün bitkisinin yapraklarının, genel beslenmesinde ve gelişimindeki başlıca faktörlerden biridir. Yaprağın, klorofil, protein ve nikotin değerlerini regüle eder ve dengeler. Sağlıklı bir yaprağın yaklaşık %2-5 arası bir Nitrojen değerine sahip olması gerekmektedir. %1.5’un altındaki değerler, sağlıksız anlamına gelir. Toprakta yeterli nitrojeni bulamayan bitkinin yaprakları, açık yeşil renginde olur, yaprak sayısı azdır ve kısır küçük kalmıştır. Aynı zamanda geç çiçek verecek olan bitkinin, alt yaprakları erken sararma ile dökülme yaşayabilir. Ana besinden yoksun olan tütün yaprağı da, tüttürüldüğünde tamamen lezzetsizdir. Tabii bununla beraber, Nitrojenin de fazlası, bitkiye yarar değil, zarar verir. Nitrojeni fazla gelen bitkinin, yaprakları fazlasıyla koyu bir renk alır ve büyür. Böyle bitkilerin yapraklarından sarılan puroların ise, yanma probleminin yanında, içerken de acı bir tada sahip olacaktır.
Fosfor: Tütün için, nitrojen gibi, oldukça önemli bir element. Topraktan alabileceğinden, fazlası verilen fosforun, fotosentezi hızlandırarak, olgunlaşmayı hızlandırıcı ve karbonhidrat değerlerini arttırıcı etkisi vardır. Bitki tarafında emilimi sıcaklık ile doğru orantılıdır. En ideal koşulları, 14-21 derece arası ve 5.0-6.0 pH değerlerindeki toprak sağlar. Fosfor maalesef, toprakta bitkinin gelişimi için yeterli miktarlarda her zaman bulunmaz, bu sebeple fosfor yüklemesi, bitkiye ya fidanlar toprağa ekilmeden ya da ekildikten hemen sonra yapılır. Fosfor eksikliği, koyu renkli ve yatay büyüyen yapraklar ile anlaşılabilir. Fosforun, içme esnasındaki eksikliği ise, koyu renkli külden kendini ele verir.
Potasyum: Bitkide %10 gibi yüksek değerlerde bulunması normal olan bu elementin bitki tarafından emilimi oldukça fazladır. %3’ün altı değerler sağlıksız olarak değerlendirilir. Potasyum, tütünün rengini, aromasını ve içme esnasında yanma kalitesine doğrudan etki eder. Ayrıca külün de başlıca yapı taşlarındandır. Potasyum, klor gibi yaprağın kalitesini bozabilecek diğer elementleri dengeler ve bastırır. Bunun yanında, bitkiyi hastalık ve salgınlara karşı koruma özelliği vardır. Bitkinin güçlü kalmasını sağlar. Potasyum eksikliği, yine fazla koyu renk yapraktan anlaşılabilmektedir. Eksikliği ayrıca, yaprağın uç kısımlarında başlayan ve orta damara doğru yayılan sarı noktalara ve yaprağın kuruyarak düşmesine sebebiyet verir.
Kalsiyum: Potasyumla beraber, külün başlıca elementidir. Eksikliği, yaprakların büzüşmesine ve zararlılar tarafından yenmiş görüntüsü almasına yol açar. Yine Nitrojende olduğu gibi, fazlası yarardan çok zarar getirerek, samansı, dalgalı ve solgun bir görünüme bürünmesine sebebiyet verir. Yine tütünün olgunlaşmasına ters etkisi vardır ve içme esnasında yanmada problem çıkartır.
Magnezyum: Külün beyaz rengi almasında başlıca rol oynayan elementtir. Çoğu üretici bu yüzden, kaliteli izlenimi verebilmek için, bitkilere, fazlasıyla magnezyum yüklemesi bile yapar. Bu durum, pullu kül yapısından kolaylıkla anlaşılabilmektedir. Küle direkt olarak etki etmesine rağmen, potasyum ve kalsiyumdan, oran olarak oldukça düşük seviyelerde bulunur – %0,4-1,5 aralığında. Eksikliğinde, yapraklar dıştan içe ve yukarıdakilerden, aşağıdakilere doğru solmaya başlar.
Klor: Yararlarından çok zararlarıyla tanınan klor, buna rağmen tütün için oldukça önemli bir element. Kuru yaprakta, %0,5 civarında bulunması, yaprağa, kolaylıkla işleme alınabilmesi açısından önemli olan esnekliği sağlar.
İçmiş olduğumuz purolardaki bu kimyasal yapıyı bizlerin analiz etmesi mümkün değil ve her sene değişen hava koşulları, gübreleme, nem ve ısı oranları tütün yaprağında bu kimyayı değiştirmektedir. Fakat puromuzdaki genel yapı itibari ile kimyasal yapı bu doğrultuda hayatın döngüsü içinde devam etmektedir.
*Tütün ve tütün mamülleri sağlığa zararlıdır.