Tülay Hatimoğulları: Şam ile anlaşmanın gerçek ve samimi yolu Kamışlı’dan ve Kobani’den geçer
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşuyor.
Hatimoğulları, geçtiğimiz Pazar günü İzmir Torbalı’da bir restoranda meydana gelen ve beş yurttaşın hayatını kaybettiği patlamada yaralananlara acil şifalar dileyerek başsağlığı dileklerini iletti. Aydın Kuşadası, İzmir Selçuk ve Menderes’te meydana gelen orman yangınlarında evlere sıçrama tehlikesi yaşandığını belirtti.
Hatimoğulları, bu yangınların çoğunun turizm tesisleri, imar ve maden ocakları için kasıtlı olarak çıkarıldığını iddia etti. Kayseri’de ve Diyarbakır başta olmak üzere bölgede yaşanan yangınlar gibi olayların sıradanlaştırılmaya çalışıldığını ve bu tür olayların başka ülkelerde yaşansa hükümetlerin düşeceğini veya bakanların istifa edeceğini belirtti.
Hatimoğulları, mevcut iktidarın Türkiye’yi yönetme yeteneğini çoktan kaybettiğini savundu ve sistemdeki çürümeye dikkat çekerek değişim talebinde bulundu.
Sivas Katliamı mesajı
“Madımak’ta 31 yıl önce bugün, Pir Sultan Abdal’ı anmak üzere toplanan 33 kişi, aralarında yazarların ve ozanların da bulunduğu grup, Sivas’ın ortasında vahşice katledildi. Bu katliamla, ülkede şiirin, şairin ve yaşamın hedef alındığı, kardeşliğin ve birlikte yaşam umudunun yok edilmek istendiği çok açıktı. Madımak Davası yıllar boyunca sürdü, şehir şehir dolaştırıldı ve mağdur aileler için adeta bir işkenceye dönüştü. Çoğu katil, uzun süren yargılamalara rağmen hiç ceza almadı, ceza alanlardan biri cumhurbaşkanı tarafından affedildi, bir diğeri ise hastalık gerekçesiyle serbest bırakıldı.
Dava, insanlığa karşı işlenmiş bir suç olmasına rağmen zamanaşımı ile düşürüldü. AKP Genel Başkanı Erdoğan, bu zamanaşımı kararını “hayırlı olsun” diyerek onayladı ve bu sözlerle milyonların vicdanını sızlattı. Katliamın faillerinin avukatları ise AKP tarafından milletvekili, belediye başkanı, bakan ve Anayasa Mahkemesi üyesi gibi yüksek mevkilere getirilerek ödüllendirildi. Bu adaletsizlik karşısında bizler diz çökmedik, baş eğmedik ve adalet talebinden vazgeçmedik.
Gerçek adaletin, Hakikatle yüzleşme, özür dileme ve Alevi toplumunun eşit yurttaşlık haklarının tanınmasıyla mümkün olacağına inanıyoruz. Madımak Oteli’nin “Madımak Utanç Müzesi”ne dönüştürülmesi bu yüzleşmenin bir parçası olabilir. Katliamda kaybettiğimiz Metin Altıok’un dizelerinde dediği gibi, “Ölsem ayıptır, sussam tehlikeli. Çok sevmeli öyleyse, çok söylemeli.” Canlarımızı sevgiyle anarak ve adalet talebimizi yüksek sesle dile getirerek mücadelemizi sürdüreceğiz.
Günümüzde yaşanan savaşlar ve krizler, dünyayı ağır bir yük altına sokmuş durumda. Açlık ve sefalet, her yere yayılıyor. Dünyada, bir avuç şirket ve devlet, milyarlarca insanı açlıkla, yüz milyonlarca insanı ise göçle ve ölümle cezalandırmayı amaçlıyor. Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya, Afrika’ya kadar her yerde darbeler, savaşlar, yıkımlar ve göçler devam ediyor. Üçüncü Dünya Savaşı ihtimali her geçen gün büyüyor ve bu, tamamen egemenlerin savaşıdır.
Egemenler, kapitalist sistemin tıkanıklığını aşmak için dünya genelinde savaşı yaymaya çalışıyorlar. Dış İşleri Bakanı’nın Üçüncü Dünya Savaşı uyarısı ve Milli Savunma Bakanlığı’nın “Biz Üçüncü Dünya Savaşına hazırız” açıklaması, bu hazırlıkların bir göstergesi. Ancak bu durum, yöneticilerin asıl görevlerinin savaş tespiti yapmak ya da hayal satmak olmadığını unutmamalıyız. Soruyorum, yıllardır her yere yaydığınız şiddet ne kazandırdı? Barış müzakeresi mi yürüttünüz yoksa “Komşularla sıfır sorun” politikanız “Yedi düvelle savaş” politikasına mı dönüştü?
Son olarak, Suriye’deki durum özelinde, Esad’la yapılan görüşmelerin samimiyeti ve etkinliği, Rojava halklarının iradesine saygı gösterilmesi ve Kürt düşmanlığından vazgeçilmesiyle mümkün olacaktır. Gerçek barış ve anlaşma, Qamişlo ve Kobani üzerinden geçer.”
Ayrıntılar geliyor….